26 Ağustos 2010 Perşembe

İnsanlığın Ekonomik ve Sosyal Düzeninin Tarih Boyunca Şekillenişi 1

Sabah TRT'de izlediğim bir programda şuan dünyamızda uygulanan Küresel Kapitalizm anlayışının çatlaklar verdiğine dağir yapılan bir tartışma başlıktada bahsettiğim konuyu kafama takmama ve bu konu hakkında sahip olduğum kitaplara tekrardan bir göz atmama sebep oldu. Kitaplara ve ansiklopedilere tekrardan bir göz geçirdim, bu konu hakkında yazılan makalelere internetten araştırdım. Her zamanki anormalliğimi bu konuya yoğunlaştırdım kısacası. Derlediklerim ve yorumlarım...

İnsanlık tarinin başlarında, insanın geçim kaynağı ve sermayesi doğal kaynaklardı. İnsanlar bu kaynaklarla yaşamlarını devam ettirebilmek için mücadele etmeye başladılar. Zamanla İnsan nüfusunun artması ve kaynaklar için başlıyan bu mücadele insanların bir araya gelip kendi aralarında bir topluluk kurmaya başlamasına yol açtı. Bu topluluklarda insanlar şuan yaşadığımız sosyal düzenin ilk adımlarını atmaya başladılar. Av ve toplayacılığın yaşamlarını devam ettirmek için yetmediği yada besin ve ihtiyaçlarını oluşturan doğal kaynaklar tükendiğinde kendilerine başka kaynaklar arıyan insanlar diğer topluluklarla iletişime geçme zorunluluğu ile karşılaştılar. Kimi zaman çatışmalarla kimi zaman barışçıl şekilde halledilen bu karşılaşmalar insanları üretime, yani başka bir değişle tarıma itti.

Tarımla birlikte düzenli bir yaşam stiline kavuşan insanlar, kültürel ve iktisadi açıdan gelişmeler kaydetti. Bu gelişmeler insanların başlıca sorunu olan hayatta kalma çabasını ortadan kaldırdığı için dünya üzerinde yavaş yavaş, yaşadığımız bu çağda filozof olarak adlandırdığımız düşünürlerin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu düşünürler o zamana kadar hiç sorgulanmamış olan insanın kökeni, toplumların amacı ve yönetim şekillerini, bu yönetim şekillerinden hangilerinin insanların ihtiyaçlarını daha iyi bir şekilde karşılayabilecekleri üzerinde fikirler üretmeye ve bu fikirlerini insanlarla paylaşmaya başladılar. Bu düşünce akımları zaman zaman bir inanış şekline dönüşüp insanların yaçamına olan etkileri günümüze kadar gelmiştir.(buddhism,Confuciasnism,vs)

Zamane düşünürlerinin fikirleri insanlığın ticaret anlayaşı üzerinde de büyük etkilere yol açtı. Filozofların sayeesinde insanlarla buluşan matematik fizik gibi kavramlar, onların tarım, madencilik, denizcilik ve inşa gibi dallarda gelişmesine yol açtı. Bu gelişmeler zamane ticaret anlayışı olan takası bir üst düzeye taşımış ve kişisel çıkarların yönettiği ticaret anlayışı, giderek yeni kurulmaya başlamış olan devletlerin çıkar ve amaçlarını destekleyici bir düzen almıştır.

Kendi zamanında Batı Asya, Afrika ve Avrupadaki neredeyse bütün gelişmiş medeniyetleri kendine bağlamış olan Roma İmparatorluğunun Hristiyanlığı kabul etmesiyle Avrupada yaygınlaşan hristiyanlığın Roma'nın yıkılması ile oluşan kaos ortamında insanların yaşamlarında çok büyük bir yer edinmiştir. Vatikan'ın bir milleti tamamen aforoz edebilecek kadar güç kazandığı bu kaos ortamına Orta Çağ yada Feodal Dönem olarak adlandırırız.

Feodal Dönemde Avrupayı bıktıran, halkı ve krallıkları çok zor duruma düşüren viking, burgund, alan gibi barbar kavimlerin saldırıları sonucu sosyal ve ticari düzen askeri bir yapı almaya başladı. Krallıkların Soylulara asker karşılığı verdiği topraklar ve bu topraklardaki halklar feodal düzenin yavaş yavaş bilindik işleyiş şeklini almasını sağladı. Orta Çağın sonlarına doğru başlayan rönesans ve coğrafi keşifler, bu feodal düzeninin sonunu getirdi. Daha sonradan Vatikanın reform hareketleri ile sosyal ve ekonomik alanlarda gücünü yitirmesi yeni bir düzen geldi... Merkantilizm (Ticari Kapitalizm olarakta adlandırılır)

Merkantilizm, Feodal düzen ve klisenin iktisadi hayat üzerindeki güçlerini yitirdiği, ticaretin kıthalar arası yapıldığı bir dönemde ithalatı kısıtlayıp ihracata önem vererek devleti bir nevi refah oramında bulundurmayı amaçlayan, elde ettiği dış ticaret fazlasını ise ülkenin tarım, sanayi gibi ekonomik ve idari düzenlerini birleştirme amacı güden,  sanayiyi önplana çıkaran iktisadi olduğu kadar dış politikayıda kapsıyan ve koyu bir devlet müdahalelerini destekleyen bir düşüncedir.

Merkantilizmde tarım ikinci safaya atılmıştır. Bu durum sadece tarıma verilen destekle alakalı olmayıp, sanayinin bel kemiği olan işçi kesiminin gereksininmlerinin artmasına sebep olmuştur. Bu sorunu ise Fransada
Fizyokrasi adı verilen, ihracatta öne çıkabilmek için gerekli olan düşük fiyatların ancak işçi sınıfının ihtiyacı olan tarımsal ürünlerinin fiyatlarının bilinçli bir şekilde düşürülüp, bu sayede sanayi maliyetini azaltmak olduğunu savunan düşünce almıştır.


Başıma ağrılar girmeye başladı artık sanırım bu günlük bu kadar ciddi konu yeter. Bu yazıya devam edicem ama sanırım bu başımın ağrımadığı yarına kalıcak. Resim eklemeye halim kalmadı sanırım onuda ileriki zamanlara atarak bu yazıyıda artık bitiriyoruz :)


(Daha ayrıntılı bir şekilde bu konuyu incelemek isteyenler Nalan Ölmezoğulları'nın Ekonomik Sistemler ve Küreselleşen Kapitalizm'e bir göz atabilirler. Bu konulara ilgisi olan birisinin fazla zorlanmıyacağı bir kitap)














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder