21 Ağustos 2010 Cumartesi

12 Eylül Gençliğinin Çocukları







Dün bir arkadaşımla referanduma çıkıcak olan yeni anayasanın bize olucak etkilerini tartışmıştım. Sonra eski bir Dev Genç üyesi olan annemle tartıştım bu konuyu . Sanırım annemin ve babamın bana çocukluğumda anlattığı 78 kuşağı hikayeleri beni etkilemiş olucak ki 12 Eylül'ü yaşamayan bizlere olan etkisini üzerinde epey bi kafa yordum. Hatta bi ara baş ağrısından dolayı mola bile verdim. Toplarladıklarım ve olabildiğince objektif bir bakış açısı ile düşündüklerimi aktarmaya çalıştım...

82 anayasasını hazırlayanların amacı toplumu apolitikleştirmek ve bu sayede toplumda kendi çıkar ve istekleri yönünde bir siyaset anlayaşı oturtmaktı.Bunu yaparkende topluma huzur ve güven ortamı getireceklerini düşünmüşler ve.bunun için de bütün sivil toplum örgütlerini,siyasi dernekleri hatta gençlik ve öğrenci derneklerini kapatmışlardı.Bunun sonucu olarakta belli bir süre toplumda huzur ve güven ortamı oluşsada insanların sosyalleşme ve kendini ifade edebilme içgüdüsüne aykırı olduğu için onların düşündüğünün aksine bu huzur ve güven ortamı çatlaklar vermeye başladı.İnsanlar kendilerini ifade etme ihtiyacı ile düşünce belirttiklerinde yönetimdeki insanlar bunu oluşturmak istedikleri düzene bir tehdit olarak gördükleri için konuşan her insan yada grubu cezaevlerine tıkmaya başladılar.

Bunun sonucu olarak toplumun bazı kesimleri düşüncelerini legal yollardan açıklayamayacaklarını düşündükleri için illegalleşmeyi , bazısı bu ortamda kendine bir destek ve bir var olma amacı oluşturabilmek için dine sarılmayı, bazısı da her toplum ve dönemde olduğu gibi güç dengelerinin yanında yer almayı tercih etti.O zamanın iktidar sahipleri ve yasa oluşturucuları din olgusunu bir tehtit olarak görmeyip bu gruba hoşgörü ile yaklaştılar, apolilrikleşmeyi seçen grup zaten onların yaratmayı istedikleri gruptu, diğer grup ise onların yaratmaya çalıştığı ütopyaya bir tehtit olarak algılandı.Onların her dikta rejimi gibi kendi düşüncelerini dışında bilhassa karşısında bir fikir beyanına tahammül etmeleri mümkün değildi.Bu çerçevede sözlü yada yazılı düşünce beyan eden yada bu çerçevede düşünüldüğünden şüphelenilen herkez ütopyaları için birer tehtit ve düşman olarak görüldü.Bu tehtit ve düşman grubun toplumu kendi düşünceleri ile zehirlemelerini engellemek için cezaevlerine alınarak fiziksel ve psikolojik bir çok işkence yöntemleri ile baskı altına alınıp pasifize edilmeye çalışıldı.Günümüzde artık birer ütopya olan komünizm ve sosyalizmi savunan bu insanlar dünya halklarının kardeşliği ve refahı ideolojisini savunan kişilerken cezaevlerinde özellikle kökenlerine yönelik baskı, hakaret ve işkenceye maruz kaldıkları için etnik milliyetçiliğin düşmanı olan bu kişiler ezildiği ve aşağılandığını düşündükleri etnik kökenlerinin birer svunucusu haline geldi.

İdealist kişiler insanları etkileyip çevrelerine oplayabilecek ve bu sayede toplumun dinamiklerini değiştirebilecek yapıdadırlar.12 Eylül gibi toplumun baskı altına alındığı ve siyasetsizleştirildiği dönemler belirli akımların güçlenmesi, illegal yollardan bile olsa varlıklarını sürdürüp geliştirebildiği en uygun dönemlerdir.Normal sisyasi dönemlerde yanlış veya doğru düşüncelerini açıklayıp deşarj olabilen insanlar bu dönemlerde taşırlar ve görüldüğü gibide taşıdılar.Düşünceleri ve kökenlerinden dolayı baskı ve işkence altına alınan bu insanlar ailelerini ve yakın çevrelerini rahatlıkla yanlarına aldılar ve etnik köken ideolojisi ile büyüdüler.Onlar büyüyüp yayıldıkça baskı ve şiddetin dozu fazlalaştı, baskı ve şiddetin dozuna orantılı olarakta sempatizanları fazlalaştı.

Sonuç olarak halkın yararına, huzur ve refah ortamı yaratmayı düşünerek tasarlanan bir anayasa tam aksine toplumun etnik köken, din, ve politik açılardan bölünmesine yol açtı.Oluşan bu terör ortamı da ülke ekonomisini ve toplumun sosyal yapısını büyük zararlara uğrattı.12 eylül döneminde oluşturulan baskı ve şiddet ortamında şahit olan bir çok insanımız kendi çocuklarınında böyle bir baskı altına alınması endişesi ile onları tamamen apolitik, toplumsal olaylara duyarsız ve ekonominin dışındaki düşüncelere kapalı olarak yetişmelerine çabaladı.Toplum öyle bir hale geldiki bireyler kendi kişisel ve küçük çıkarları dışında toplumsal hiçbir olay ve dimakle ilgilenmemeye başladır oysaki unuttukları şey ise başkalarına yapılan haksızlıklara karşı mücadele etmek gelecekte kendilerine yapılabilecek bir haksızlığı önlemek için adılan ilk adımdır.Umut verici olan ise bu kadar engellemelere rağmen bizim neslimiz kendisi ve toplum için düşünmeye başlamış, başkası için var olmayan bir hakkın gelecekte kendisi içinde var olamayabileceğini anlamaya başlamasıdır.


Darbenin amacı toplumu apolitikleştirmekti, başlarda darbe amacına ulaşmış gibi görünsede zaman içinde insanın doğası gereği 68 ve 78 kuşağından çıkarılan derslerle toplum özellikle gençliğe zarar vermeden politika yapmayı öğrendi. Gençler söyleyecek sözü olabilmesi ve bu sözün dinlenebilmesi için birey olması ve üretmesi gerektiğini öğrendi. Şu an her ne kadar gençlik apolitik gibi görünsede büyük bir çoğunlumuzun kendine ait yanlış yada doğru bir düşüncesi var. BİZLER 12 EYLÜL GENÇLİĞİNİN ÇOCUKLARIYIZ.


2 yorum:

  1. Başlayış ve bitiriş olarak amacına ulaşmış bir yazı.. Neden sonuç ilişkileriyle 12 Eylül'ü ve günümüze etkilerini ortaya seren harika bir yazı.. Herkesin 12 eylül hakkında az yada çok, doğru veya yanlış fikirleri var.. Tabiki insanlara akıl vermişler.. Karar verme yetileri var ! Kendine ve bazılarına göre doğru fikirlere sahip gençliğin okuması gereken bir yazı yazmışsın.. Teşekkür ediyorum ve bunun herkese ulaşması için sürekli profilimde paylaşacağıma emin olabilirsin..

    YanıtlaSil